Galatasaray 1-2 Fenerbahçe
Son yıllarda 20-30 yıllık serilerini yitiren, son dört yılda sadece bir
tane derbi (BJK) galibiyeti alan Fenerbahçe taraftarının moral olarak boynu
iyice bükülmüştü. Üzerine adeta ölü toprağı serpilmiş durumdaydı. Alınan bu
Galatasaray galibiyeti camiayı bir anda moral motivasyon olarak üst seviyelere
taşıdı.
Bir Fenerbahçeliyi en çok mutlu eden galibiyet her branşta alınan
Galatasaray galibiyetidir. Camiada kötü giden işleri bir anda unutturur. Başka bir
deyişle halının altına süpürülür. Nitekim dün akşam da öyle oldu.
Haftalardır Fenerbahçe'de kötü gidişatın yönetimsel olduğunu söylüyorum.
Evet, futbol takımının teknik ve taktik sorunları var ama bu sorunlar geçmişte
olduğu gibi sadece teknik direktör değişimi ile çözülmeyecektir. Pereira dün
akşam ilk defa maça dörtlü savunma ile başladı. Oyun içinde zaman zaman
değişimleri denedi. Sonuçta bu farklılığın takımı iyi yönde etkilediğini
gözledik.
Fenerbahçe rakibi Galatasaray'a göre sahaya daha iyi yayıldı ve oyunu
kontrol etti. Fakat çıkarken yaptığı top kayıpları sonucunda Galatasaray'ın
hızlı hücum hattı geçiş oyunlarıyla Fenerbahçe defansını eksik yakaladı ve gol
pozisyonları buldu.
Herkes haklı olarak İrfan Can'ın Mesut'a attığı milli metrik pası
konuşuyor. Ama daha maçın başında kritik bölgede lüzumsuz topla oynama sevdası
yüzünden kaptırdığı top sonucu Galatasaraylı forvetin Berke ile karşı karşıya
kaldığını anlatmıyor. Berke o pozisyonda çok güzel bir kurtarış yaptı. Ama ne
yazık ki yine bir top kaybı sonucu gelişen atakta karşı karşıya kaldığı
Kerem'in vuruşunu kurtaramadı.
Pereira göreve başladığından beri inatla üçlü savunmayı denedi. Saygı
duymamız gerekiyor. Fakat şunu da unutmamak gerekir. Teknik taktik olarak bence
Türkiye'de otoriterlerden biri olan Rıdvan Dilmen ise en başından beri
Fenerbahçe'nin dörtlü savunma ile oynaması gerektiğini iddia etti. Buna da
saygı duymak lazım diye düşünüyorum. Pereira'nın bazı inatlaşmaları ve
kaprisleri bırakarak gelen bazı böyle ciddi eleştirilere kulak vermesi gerekir.
Bu şekilde takımını bir üst seviyeye taşıyabilir diye düşünüyorum.
Herkesin ''bitik'' Mesut dediği Mesut ise İrfan Can'ın attığı pas sonucu
topu 69 metre sürerek ve gol vuruşunu yaparak maça damgasını vurdu..
Maçın sonunda ise hakemi şikâyet eden malum camia bizi hiç şaşırtmadı.
Fatih Terim'e gösterilen sarı karta(benzer pozisyonda Sergen Yalçın'a kırmızı
kart gösterilmişti) itiraz ederken o pozisyonda Ferdi'nin ayak bileğine basan
Marcao'ya çıkmayan ikinci sarı kart hiç konuşulmadı. Oysa Marcoa'ya
çıkmayan ikinci sarı kart rakibinin ayağına bastığı bile tartışılacak olan
pozisyonda Tisserand'a rahatlıkla çıktı.
Rize'de arka arkaya yaptığı üç tane faul sonucu attığı golle takımına üç
puan kazandıran Diagne'nin bu maçta da benzer bir faulle attığı gol geçerli
sayılmadı. Burak Elmas ateş püskürüyor. Hakemin Galatasaay'ın oyununa müdahale
ettiğini söylüyor. Burak Elmas'a sormak lazım; Hakem Diagne'nin faullu golünü
Rize'deki gibi geçerli sayınca mı oyuna müdahale etmiyor?
Burak Elmas yayıncı kuruluşun sahaya atılan yabancı maddeler için detaylı
çekim yapmasından da çok rahatsız. Hatırlarsınız Mesut golü attıktan sonra
yoğun şekilde atılmıştı. Aklıma Ali Sami Yen’deki sulu derbi geldi. Fenerbahçe
futbol takımına atılan boş rakı şişesini de unutmadım. Obradoviç’e tükürülmesi
de bir başka olaydır. Galiba bu tür olaylar bu camianın fıtratında var. Burak Elmas onun için detaya girilmesini pek istemiyor.
Fenerbahçe Galatasaray’ı ne ilk kez yeniyor ne de son kez yenecek. Uzun
zaman sonra gelen bu galibiyeti Fenerbahçe taraftarı hafta boyunca gönlünce kutlasın
çünkü bunu fazlasıyla hak ediyor.
Fakat şunu bilmek lazım ki Fenerbahçe’nin süregelen sorunları yönetimseldir.
Umarım Fenerbahçe camiası sağduyu ile bu sorunları da çözer.
Yorumlar
Yorum Gönder