KADIKÖY'deki FENER

Türk Spor Kamuoyunda zerre kadar nesnel olabilen herkes kabul eder ki Fenerbahçe her alanda malum yapının uzantıları ve yandaşları tarafından katlediliyor. Sadece futbol değil, basketbol, voleybol gibi her branşta Fenerbahçe’nin rakipleri maddi ve manevi olarak destekleniyor. Müsabakalarda hakemler Fenerbahçeli sporcular aleyhine karar vermekten hiç çekinmiyorlar. Verdikleri bu kararlar sayesinde de ilgili federasyonlardan ödüllendiriliyorlar.. Futbol Türkiye’deki en popüler spor olduğundan da tabi ki futbolda yaşanan adaletsizlik daha çok öne çıkıyor. Son on yılda Fenerbahçe’ye karşı yapılan haksızlıkları yazmaya kalksak kitaplar dolar. Biz fazla uzağa gitmeden geçen haftadan başlayalım. Fenerbahçe’nin çok kötü oynadığı bir maç sonucunda Fenerbahçe Gaziantep Spor Kulübüne 3-1 mağlup oldu. Maçın hakemi camianın sürekli olarak canını yakmakla sabıkalı olan hakem Cüneyt Çakır’dı. Maç Fenerbahçe aleyhine 2-1 devam ederken ve oyunda Fenerbahçe üstünlüğü ele geçirmişken Fenerbahçe’nin kazan

    Fenerbahçe Spor Kulübe hızla dibe doğru sürükleniyor. Dört yıl önce Euro League Şampiyonluk Kupasını kaldırmış, yıllardır Final Fourun değişmezi Fenerbahçe Basketbol Takımının durumu ortada.   Futbol Takımı ise son iki yıldır nerede ise tarihinin en başarısız sezonlarını yaşadı. Bir başka deyişle bütün bu başarısızlıklar büyük umutlar ile VİZYON söylemleriyle Ali Koç’un başkan seçilmesinden sonra oldu. Ali Koç Aziz Yıldırım gibi bir efsane başkandan sonra Fenerbahçe için bir şanstı. Fakat ne yazık ki ya Fenerbahçe bu şanstan faydalanamadı ya da Ali Koç eline geçen bu fırsatı iyi kullanamadı. Sonuçta ortada kocaman bir hiç var. İşte Ali Koç elindeki kocaman bir hiçlik ile bu sene sonunda yeniden seçimlere girip tekrardan Fenerbahçe Başkanı olmak isteyecek. Aslında Ali Koç Aziz Yıldırım ile başladığı seçim mücadelesinde de ‘’ötekileştirmek’’ gibi son derece kötü bir propaganda yöntemini seçmişti. Rakibinin iyi yönlerini görmezden gel, sürekli rakibini kötüle, doğru yanlış çamur

  Sosyal medyada ve basında Fenerbahçe'nin stoperlerini itibarsızlaştırma girişimleri başladı. Hâlbuki  Fenerbahçe iki sezonda toplam sekiz tane yeni stoper transferi yaptı. Sonuçta yine stoper sorunundan bahsediliyor ve devre arasında yeni stoper transferi için farklı isimler gündeme getiriliyor. Reyes transferi yapılırken Meksika Milli Takımının stoperiydi. Yaşı gençti ve topu oyuna çok iyi sokabilen bir stoper olduğu söylendi. Fakat başarılı olamadı. Zamanında Fransa'da başarılı olan daha sonra sakatlanan Adil Rami alındı. Onun da Fenerbahçe ile bireysel emeklilik sözleşmesi imzalamaya geldiği ortaya çıktı. Zanka ile Falette ise zaman zaman iyi görüntü sergilediler ama yetersiz görülüp gönderildiler. Bu sezona kadar en iyi verim Serdar Aziz'den alındı. Sadık da başlangıçta fayda sağladıysa da geçirdiği şansız bir sakatlık sonucu takımdan uzak kaldı. Sezon başında ise İspanya 2. Liginde oynayan Lemos ve Bundesliga tecrübesi olan Tisserand transfer edildi. Fenerbahçe

  Ali Koç başkanlığının üçüncü yılında futbol takımını ve basketbol takımını (Taraftarın gözünde dünyanın en güzel takımıydı) tabiri caiz ise dibe vurdurdu. Ali Koç başkan seçildiğinde futbol takımı Lig Şampiyonluğunu ve Türkiye Kupası Şampiyonluğunu son maçlarda kaybetmiş bir takım idi. Futbol otoritelerine göre bir veya iki nokta transfer ile gelecek sezonda şampiyonlukların en büyük adayıydı. Basketbol Takımı ise Euroleague Şampiyonluk Kupasını Türkiye'ye getirmiş ve yıllarca Final Fourların değişmezi bir takımdı. Önce futbolda kurulu takımı teknik yönetiminden futbolcusuna kadar değiştirdi. Teknik direktör seçimlerinde saçma sapan hatalar yaptı. Onlarca işe yaramaz çöp transferler yaptı. İlk iki yıl sonunda küme düşme potasından son maçlarda çıkılan bir sezon ve ligi yedinci bitirilen ikinci sezon Fenerbahçe taraftarına  kaldı. Bu arada yitirilen 20 yıllık ve 15 yıllık yenilmezlik serileri de işin tuzu biberi oldu. Basketbol takımı da geçen sene çok başarısız bir sezon

 Hakemi de yenemezsin Sporda ‘’Hakemi de yenemezsin’’ diye bir söylem vardır. Bence de çok doğru bir söylemdir. Fakat Fenerbahçe Denizlispor maçında hakemi de yendi. Çünkü rakibin en az altı tane net gol girişimini ve penaltıyı kurtaran kaleci Altay’ı vardı. Maçın başında aldığı topu defansı geçerek götürüp Cisse’nin önüne al da at diye bırakan genç kanarya Ferdi’si vardı. Yoksa gerçekten de hakemi de yenemezsin. Beşiktaş maçından sonra Fenerbahçe’nin Denizlispor ile oynayacağı deplasman maçı da hedef maç seçilmişti. Fenerbahçe’nin kaybedeceği olası puan veya puanlar sayesinde malum takım zirvede yalnız kalacak ve psikolojik üstünlüğü ele geçirecekti. Dört veya beş hafta önce maç bitmeden 5 dakika önce sahayı terk eden malum kişinin Hatayspor maçından sonraki basın toplantısında nasıl öz güvenli konuştuğu belki de dikkatinizi çekmiştir. Hafta başında Denizlispor tarafından sosyal medyada paylaşılan ‘’Hatırla’’ etiketli paylaşımla 14 yıl önce Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kaybettiği maç

Eskiden Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında oynanan maçların önceden favorisi olmaz denirdi. Daha sonra sağ olsun Aziz Yıldırım döneminde son 20 yıl içinde bu söylem ortadan kalktı. Özellikle Kadıköy’de oynanan derbi maçlarda tek favori vardı o da Fenerbahçe idi. Fenerbahçe ya kazanır ya da maç berabere biterdi.   Kadıköy’de 0-0 biten maçtan sonra deplasman tribününe üçlü çektiren rakip futbolcuları gördü bu taraftar. Hatta Volkan Demirel’in gene Fenerbahçe galibiyeti ile biten maçtan sonra rakip takım kaptanına ‘’ hadi üçlü çektirsene’’ esprisi yıllardır konuşuldu Fenerbahçe taraftarı arasında. Fakat 2020 yılı ile beraber önce Ersun Yanal yönetiminde Galatasaray’a karşı 20 yıllık seri bitti ve şimdi de Erol Bulut yönetiminde Beşiktaş karşısındaki 15 yıllık seriyi bitirdik. Sonuçta elbette bu tür seriler bir gün biter. Fakat Galatasaray serisinden sonra Beşiktaş serisinin de böyle kötü bir şekilde bitmesi Fenerbahçe taraftarını oldukça üzdü. Maça gelecek olursak, perşembenin

  Sivas Belediyespor ile oynanan Türkiye Kupası maçı rakibin zayıf olması nedeniyle birçok kişi açısından bir hazırlık maçından öteye geçmezken beni forma şansı bulan Ferdi, Ömer Faruk, Uğur Kaan ve Eyüp gibi gençler oldukça heyecanlandırdı. Ömer Faruk Beyaz’dan beklenti çok fazla fakat görünen şu ki Ömer Faruk fizik gücü olarak pek hazır değil. Henüz daha 17 yaşında olması da tabii ki bir başka faktör. Ömer Faruk ceza sahası içinde buluştuğu topla bir kez kaleyi denedi onu da kaleci kurtardı. Onun dışında ya topa gitmediği için ya da takım arkadaşları ona fazla top atmadıkları için oyun içinde fazla gözükmedi. Bu tür maçlarda daha çok şans verilir ise çok daha iyi durumlara geleceğine inanıyorum. Bu genç menajer oyunlarından uzak tutulup bir sözleşme ile Fenerbahçe’ye bağlanmalıdır ve tamamen futbola odaklanması sağlanmalıdır.  Ömer Faruk   Ferdi ise bildiğimiz Ferdi. Driplingleri ile asistleri ile gene göz kamaştırdı.   Thiam’a ve Pelkas’a yaptığı iki tane asist ile maça damga vurdu.