KADIKÖY'deki FENER

  Türkiye’de kirlenmeyen ne kaldı ki futbol kirlenmesin? Türk futbolunda oluşan bu kirliliğin başında ise malum takım ve uzantıları var. Siyasi erk ve malum yapıdan yıllardır aldığı açık destek ile Türk futbolundaki hegemonyasını sürdürüyor. TFF başındaki   Bylockcu Büyükekşi marifetiyle kah fikstür şikesi, kah MHK'daki hakem atamaları(Izmir grubu) kanalıyla   malum takımın önü açılıyor. Söz konusu takımın bir de rakip takımlarda görev yapan eski teknik   direktör ve   oyuncu grupları var. Bunlar sayesinde de bazen hatıra gönüle dayalı, bazen de menfaate dayalı futbol etiğine uygun olmayan kirli ilişkiler kuruluyor. Gün geçmiyor ki yeni bir skandal ortaya çıkmasın   ve yeni bir pislik ortalığa saçılması n. Daha 15-20 gün önceki   Samsunspor-Galatasaray maçında yaşanan pisliği konuşurken 2-3 Gün sonra oynanan Galatasaray-Bandırmaspor kupa maçındaki hakem faciaları gündeme geliyor. Futbol kamuoyu Samsunspor Başkanı’nın kaleci Okan, Taylan Antalyalı ve Emre Kılınç için yaptı

  Normalde bu hava koşullarında ve bu   zeminde bu maçın oynanması futbol adına bir cinayettir. Fakat keşke sadece futbol adına bir cinayet olsa. Sporcu ve insan sağlığı açısından da çok sakıncalı bir durumdu. Bütün bu söylediklerim normal ülkeler için geçerlidir. En son Erzincan İliç gibi insan hayatının düşünülmediği ortamları yaşayan Türkiye'de ise sporcu sağlığını düşünmek biraz anlamsız oluyor. Sonuçta böyle olumsuz hava ve saha koşullarında Fenerbahçe'nin puan kaybetme olasılığı yüksekti. Büyükekşi ve TFF için tam aranılan bir ortamdı. Kimin umurunda sporcu sağlığı ? Bu fırsatı kaçırmadılar ve maçı oynattılar. Önceki hafta kaybedilen puandan İsmail Hoca kendine faydalı olacak dersler çıkarmamış ki yine benzer bir kadro ile başladı. Sadece bu ağır koşullarda Oosterwolde’nin fizik gücü ve dinamizminden faydalanmak için Ferdi’yi sağ bek pozisyonuna kaydırmış olması doğru bir tercih oldu. Fenerbahçe takımında bir sertlik problemi var. Sert oynayan rakipler karşısında ge

Hatasıyla sevabıyla İsmail Hoca İsmail Hoca için “Fenerbahçe'nin öz evladı” denildiği zaman bazı kesimlerden tepki geliyor. Peki, değil mi? Yıllarca Fenerbahçe formasını taşımış, teknik direktörlük yaparken Trabzon’da kurşun altında kalmış bu adam öz evlat değil de nedir? Kimse ile gereksiz polemiğe girmeyen sadece iyi kötü görevini yapmaya çalışan bir futbol adamıdır. Bu sezon başından beri Fenerbahce’ye belki de tarihinde çok az gördüğü istatistikleri kazandıran kendi halinde bir teknik direktör. Kesinlikle bir A plus teknik direktör değil. Bu camia çok A plus teknik direktörler gördü hatta en son geçen yıl bir tane gördü. Onun Suudi’ye gittikten sonra Fenerbahçe için yaptığı söylemleri de biliyoruz. İsmail Hoca siyasi erk ve malum yapı uzantıları tarafından kollanan  takım ile mücadele etmeye çalışırken aynı zamanda İzmir grubuna bağlı hakemlerin Fenerbahçe’yı doğramasına karşı da mücadele ediyor. Gaziantep’te sadece zeminin bozuk olduğundan şikayet eden İsmail Hoc