KADIKÖY'deki FENER

  Fenerbahçe Türkiye'nin en büyük demokratik sivil toplum örgütüdür.. 60 veya 70 bin dolayındaki delegesiyle demokratik yollardan bu büyük yapıyı yönetecek yönetimini seçer. Fenerbahçe ilke ve değerlerine sahip çıkan ve gerekli şartları yerine getiren herkes Fenerbahçe yönetimine talip olabilir. Fenerbahçeli olan herkes de yine gerekli şartları yerine getirerek delege olabilir ve Fenerbahçe seçimlerinde yönetimi tayin etmek amacıyla oy kullanabilir. Başkan Aziz Yıldırım zamanında bu demokratik ortamı daha çoğunlukçu hale getirmek ve yaygınlaştırmak için 1 milyon üye kampanyası başlatmıştı. Belki tam olarak amacına ulaşmadı ama bence doğru bir projeydi. Bütün bunlardan dolayı Fenerbahçe 25 milyondan fazla taraftarıyla halkın takımıdır. Kurulduğundan beri halkın takımı olarak bilinir. Fenerbahçe taraftarının kendisini ifade ettiği en önemli platform Fenerbahçe  Stadıdır. Taraftar burada her alanda dileklerini, protestolarını dile getirir. İsterse 'Ali Koç başkan Fenerbahçe Şa

Trabzonspor Antalya'da 3 puan bırakınca Fenerbahçe taraftarı  2010-11 sezonu gibi 9 puan geriden gelip şampiyon olma hikâyesi tekrardan yazılabilir mi diye sorgulamaya başladı. Büyük çoğunluk umutlandı. Fenerbahçe taraftarının unuttuğu önemli faktörler vardı. Aziz Yıldırım'ın başkanlığında Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu gibi yöneticilerin olduğu yönetimle bugünkü Ali Koç başkanlığındaki liyakatsiz yöneticilerden oluşan yönetimin birbiriyle uzak yakın alakası yoktu. Açıkçası bugünkü yönetim 2010-11 sezonundaki gibi bir maratonu koşacak durumda değildi. Nitekim daha başlangıçta yönetim olarak çuvalladı. O dönemde takımın teknik direktörü Fenerbahçe'nin evladı Aykut Kocaman idi. Aykut Kocaman'ın teknik direktörlüğünü iyi veya kötü diye tartışmaya gerek yok ama o Aykut Kocaman 3/7 sonrası dönemin başbakanına ''yarım puan dahi sildirmem' diyebilecek bir cesarette ve inançta idi. Şimdiki teknik direktör Pereira'dan bu kararlılığı ve inancı beklemek tabi

Fenerbahçe yönetimi diğer 14 kulüple beraber hakemler hakkında konuşmama kararına imza attı. Yani geçtiğimiz pazartesi akşamı rakibi Trabzonspor'a üç puan hediye eden Suat Arslanboğa hakkında konuşmayacakmış. Sezon başından beri puanlarımızı çalan, haklarımızı gasp eden hakemler ve dolayısıyla malum sistemi rahatsız etmemek yolunda başkanımız çok önemli bir kararın altına imza attı. Yönetim bu konulara odaklanmışken öbür tarafta Fenerbahçe Futbol Takımı tamamen teknik yönetimin hatası sonucu Atina'da bir mağlubiyet alıyor. Avrupa Kupasında bir üst tura çıkma şansını kaybediyor.  Fenerbahçe Basketbol Takımı ise bütün maç boyunca önde götürdüğü maçı son dakikada alışılmış hatalar sonucu Efes'e karşı kaybediyor. Böyle son dakikada kaybedilen kaçıncı maç bu sayısını unuttum. Ali Koç Yönetiminin dört yıl içinde aldığı tek başarı geçen hafta sonu kazanılan Galatasaray derbisidir. Dört yıl içinde gelinen bu noktada Fenerbahçe iyi yönetilmiyor veya iyi yönetilmek istenmiyor. Bu da

Galatasaray 1-2 Fenerbahçe Son yıllarda 20-30 yıllık serilerini yitiren, son dört yılda sadece bir tane derbi (BJK) galibiyeti alan Fenerbahçe taraftarının moral olarak boynu iyice bükülmüştü. Üzerine adeta ölü toprağı serpilmiş durumdaydı. Alınan bu Galatasaray galibiyeti camiayı bir anda moral motivasyon olarak üst seviyelere taşıdı. Bir Fenerbahçeliyi en çok mutlu eden galibiyet her branşta alınan Galatasaray galibiyetidir. Camiada kötü giden işleri bir anda unutturur. Başka bir deyişle halının altına süpürülür. Nitekim dün akşam da öyle oldu. Haftalardır Fenerbahçe'de kötü gidişatın yönetimsel olduğunu söylüyorum. Evet, futbol takımının teknik ve taktik sorunları var ama bu sorunlar geçmişte olduğu gibi sadece teknik direktör değişimi ile çözülmeyecektir. Pereira dün akşam ilk defa maça dörtlü savunma ile başladı. Oyun içinde zaman zaman değişimleri denedi. Sonuçta bu farklılığın takımı iyi yönde etkilediğini gözledik. Fenerbahçe rakibi Galatasaray'a göre sahaya daha iyi

F enerbahçe her geçen gün eriyip tükeniyor. Ne yazık ki bu tükenişe dur diyecek bir irade şu an mevcut değilmiş gibi gözüküyor. Daha dört ay önce Fenerbahçe'nin en büyük iradesi olan genel kurulun yaptığı seçim sonrası Ali Koç ve yönetimi yeniden üç yıl boyunca kulübü yönetmek hakkını kazandı. Ali Koç'un geçirdiği başarısız bir üç yıldan sonra yeni bir üç yıl için yapılan seçimde Ali Koç'un karşısına başka bir aday çıkmaması manidardır.    Ali Koç geçmiş üç yılda yapılan hatalardan ders çıkardığını ve önündeki üç yıl içinde aynı hataları yapmayacağını seçim çalışmalarında söylese de geçen dört ay bu konuda hiç umut vermedi.   Samandra'da yapılan organizasyon değişikliği ile başıbozukluğun giderilme çabası ve Pereira'nın tek yetkili kabul edilmesi nispeten bir düzelmeye neden oldu. Transfer döneminin yetersiz geçmesine rağmen takımın iki hafta öncesine kadar zirvede kalması dışarıdan bakınca çok da fena gözükmüyordu.   Fakat her daim söylüyorum; Fenerba

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       Trabzon'da bir futbol cinayeti işlendi. Tetikçi, hakem sıfatıyla sahaya çıkan Ali Şansalan  isimli bir insan görünümlü yaratık idi. Söz konusu futbol cinayetine  suç ortaklığı yapan kimse de VAR da görev yapan  Alper Ulusoy idi.   Perşembenin gelişi çarşambadan belli o