Operasyon Çocuğu Mete'ye Rağmen

Malum rakibin Konya'da  puan kaybetmesiyle beraber hemen düğmeye basıldı ve Alanyaspor maçı için Fenerbahçe'ye bir operasyon düzenlendi.

Operasyonun baş aktörleri operasyon çocuğu Mete Kalkavan ve VAR'da görev yapan Hakan Ceylan idi.

Nitekim maçın başında yan hakemin ofsayt tespit ettiği pozisyonda operasyon çocukları golü verdiler ve Fenerbahçe'nin maça 1-0 geride başlamasını sağladılar.

Mete Kalkavan futbolseverler tarafından sinsiliği ile bilinir. Golden sonra inceden Fenerbahçe'yi doğramaya başladı. Fenerbahçe'nin en önemli silahı Valencia'yı marke etmekle görevli Furkan'a göstermesi gereken 3 sarı karta karşılık tek sarı kart göstererek devre arasında Alanyaspor'un soyunma odasına 11 kişi gitmesini sağladı. Maçın başında Furkan'ın Valencia'nın beline sarılmasını sözlü ikaz ile geçiştirerek sarı kartı es geçti. Daha sonra Furkan'ın Valencia'yı arkadan çekerek yaptığı faullü harekete sarı kart gösterdi. İlk yarının sonunda ise yine Furkan'ın Valencia'nın sırtında tepinmesine bırakın kart göstermeyi faul dahi çalmadı. Eğer faul çalsaydı kart göstermek zorunda kalacaktı ve 2.sarıdan kırmızıyı göstererek Furkan'ı atacaktı. Mete Kalkavan ve saz arkadaşları ilk yarının sonunda ise Fenerbahçe'nin Rossi ile bulduğu buz gibi golü de iptal ederek görevlerini ifa ettiler.

Operasyon çocuğu Mete ikinci yarıda da operasyona devam etti. Valencia'ya gözleri önünde yapılan penaltıya düdük çalmadı, Ferdi'nin ceza sahasına girerken biçilmesine devam dedi. Buna haklı olarak isyan eden Jesus'u kırmızı kartla oyundan attı.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe maçı kazanmasını bildi ama....

Yıllardır Fenerbahçe'ye operasyon üstüne operasyon yapılıyor. Malum camia, malum takım ve siyasi erk bu işin sorumlularıdır. Fenerbahçe ise başta taraftarı olmak kaydıyla direnmeye çalışıyor. Hakemi de yeneceksiniz bir şehir efsanesi olsa da ne olursa olsun Fenerbahçe sahada güçlü olmak zorunda. İyi oynamak zorundadır.

Yönetim doğru transferler yapmak zorundadır. Teknik ekip doğru gerçekçi oyun sistemleri takıma oynatmak zorundadır. Futbolcusu sahada iyi mücadele etmek zorundadır. Ve tabii ki taraftarda 3 Temmuz ruhuyla Fenerbahçe'yi sonuna kadar desteklemek zorundadır.

Yönetimin yaptığı transferler ortada.  Roberto Carlos'dan, Anelka'dan Kezman'dan,Alex'den sonra geldiğimiz nokta budur. Aziz Yıldırım'ın Ali Koç'a kaliteli transfer yap tavsiyesi boşuna değildir. Hafta içinde Sevilla gibi zayıf bir rakibe elenmenin en önemli sebebi elinde kaliteli bir golcü olmamasıdır. Bu dakikada transfer kalitesini değiştirmek mümkün değil ama elindekinin en iyisi ile sahaya çıkmak mümkündür.

Malum rakibin puan kaybettiği bir haftada kazanmak zorundasın. Bu maça yok rotasyon falan diyerek çıkamazsın. İspanya'daki Sevilla maçında sahada ruh gibi dolaşan İrfan Can'ı böyle bir maçta sahaya süremezsin. Sırf malum rakip almasın diye 11 milyon euro ödenerek alınan İrfan sen sahada ruh gibi dolaşamazsın.

Sayın Jesus;

İstanbul'daki Sevilla maçında adam eksilten, yaratıcı pas atan en yüksek verimlilik puanı alan Arda'yı yedek kulübesinde oturtamazsın. Sahada oynasam mı oynamasam mı diye dolaşan Aroa'yı sırf kendin transfer ettirdin diye oynatamazsın. Nitekim ikinci yarı oyuna giren Zayc ve Sevilla maçının en iyisi İsmail ikilisi oyunun akışını değiştirir ve sana gerekli cevabı sahada verir.

Emre Mor bu takımın ileri vitesidir. Driplingleriyle takımı öne taşır. İki ileri bir geri vitese takarak oynayan İrfan Can'ın yerine Emre Mor tercih edilmelidir.

Fenerbahçe yıllardır bu operasyonlara alışık.

Alanya maçı sonrası sanki Fenerbahçe doğranmamış gibi malum takımın zorunlu açıklama adı altında yaptığı açıklama alışık olduğumuz yüzsüzlüğün yeni bir göstergesidir.